Öğretmene Performans Sistemiyle İlgili 10 Kaygı

Melek Ozcelik

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından hazırlanarak, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) aracılığıyla eğitim fakültelerine görüş almak için gönderilen ‘Öğretmen Performans Değerlendirme ve Aday Öğretmenlik İş ve İşlemleri Yönetmelik Taslağı’ ile ilgili tartışmalar sürüyor. Eğitimciler, taslak uygulanırsa okullarda birçok sorunun ortaya çıkacağını savunuyor. Bunlardan bazıları öğretmenler arasında rekabet ve çatışma, eğitimin ikinci plana atılması, okuldaki huzur ve barışın yok olması şeklinde sıralanıyor.



İşte eğitimcilerin 10 kaygısı:



ADALET DUYGUSU ZEDELENİR: Performans değerlendirmenin, profesyonel hizmet veren sektörlerin tamamına değil de sadece eğitim alanına getirilmesi, öğretmenlerin motivasyonunu ve mesleğe bakışını olumsuz etkileyebilir, adalet inancına zarar verebilir.

SONUÇLARI BELİRSİZ: Değerlendirmenin, öğretmen niteliklerinin arttırılmasına yönelik nasıl bir sonuç vereceği belirsiz.

YENİ SEKTÖR DOĞABİLİR : Öğretmenlik Mesleği Yeterlilikleri Sınavı tıpkı KPSS’de olduğu gibi yeni dershanecilik, yayın ya da özel kurs sektörü doğurabilir.



EĞİTİM İKİNCİ PLANA İTİLİR: Sınav, öğretmenlerin yüzde 30’luk performans puanından en yüksek payı almak için eğitimi geri plana atarak, ona hazırlanmalarına neden olabilir. Çünkü, ‘A seviyesinde öğretmen’ olmak için gereken puanı ya da müdürlük için aranan ön şartı büyük oranda bu sınav belirleyecek.

OKULDAKİ HUZURU VE BARIŞI ETKİLER: Öğretmenleri A, B, C, D gibi seviyelere ayırmak, okul içi huzur ve barışı olumsuz etkileyebilir. Öğretmenler kendisine düşük puan veren diğer eğitimcilere, öğrencilere ya da velilere karşı olumsuz tutum sergileyebilir.

YA REKABET YA DA YERİNDE SAYMA : Performans notu A olan ve ödülle ilgili hedefi bulunmayan öğretmen, büyük ihtimalle olduğu seviyeye ‘uyma’ gayreti gösterir. Çünkü fazladan bir şey yapmasına hiç gerek yok. Bunun aksi bir durumda ise yoğun rekabet olur. Her ikisi de öğretmen ağlarına ve dayanışmasına zarar verebilir.



ŞİŞİRİLMİŞ NOTLAR ÇOĞALABİLİR: Performans puanının, müşteri memnuniyeti gibi algılanması olasılığı, öğretmenlerin etkin sınıf yönetimi, eğitim-öğretim etkinlikleri gibi kimi zaman zorlayıcı ve karşıt duruş gerektiren davranışlardan uzaklaşmasına neden olabilir. Notların şişirilmesi, zor ya da sıkıcı konulardan kaçınılması, disiplinsizliği görmezden gelme, öğrenciyi övme gibi sadece performans puanını arttırıcı faaliyetlere yönelmesine yol açabilir.

HİZMETİÇİ EĞİTİMLER ‘CEZA’ GİBİ ALGILANABİLİR:  Düşük puanlı öğretmenlerin hizmetiçi eğitimlere alınması, ceza olarak tanımlanmasa bile öyle gibi algılanabilir. Bunlara katılma isteği ve faaliyetlerden elde edilecek verim düşebilir.

AMACI DIŞINA ÇIKABİLİR:  Hizmetiçi eğitimler, kişisel ve mesleki gelişimden daha çok performans puanı artırıcı etkinliklere dönüştürülebilir. Daha önce bir amaç için bu eğitimlere giden öğretmenler, artık ortadan kaldırılması gereken bir nedenden dolayı bunlara katılmak zorunda olacak.



TARTIŞMALI KONULARDA DEĞERLENDİRME:  Veli formundaki “Öğretmen Türkçe’yi güzel ve anlaşılır bir şekilde konuşur” maddesinin nasıl cevaplanacağı bilinmiyor. Çünkü ‘güzel ve anlaşılır Türkçe’ tartışma konusu. Değerler eğitiminin ne olduğu ve hangi değerlerin öğretilmesi gerektiği akademisyenler arasında bile tartışılırken, “Öğretmen, öğrencilerin milli ve manevi değerlere saygılı, evrensel değerlere açık bireyler olarak yetişmelerine katkıda bulunur” ifadesinin neye dayanarak puanlanacağı belli değil.

BASKIYI ARTTIRACAK

Prof. Dr. Coşkun Bayrak (Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı) : İl, ilçe ve okul yöneticilerinin performans değerlendirmesi yapılmadan atandığı sistemde; bu kişilerin, öğretmeni değerlendirmesi objektifliği zedeleyebilir. Üniversitedeki değerlendirme uzmanları, okullarda görev alarak ortak çalışma yürütürse sistem etkili işletilebilir.

Prof. Dr. Ali Yıldırım (Orta Doğu Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi) :Veri temelli olmayan ve genel gözleme dayalı değerlendirmeler yarardan çok zarar getirebilir. Genelde uygulanmadan, pilot okullarda en az 2-3 yıl denenmeli.

Doç. Dr. Mustafa Sever (Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi) :İdeolojik bölünme ve her türlü kamplaşmanın olduğu okullarda, öğretmen gruplarının birbirini nasıl değerlendireceği ve sonuçların ortaya çıkaracağı krizler konusu gözden kaçırılmamalı. Bunun tehdit aracına dönüşeceği ve güçlü grupların, diğerlerine baskıyı arttırmak için kullanacağı unutulmamalı. Büyük okullarda öğretmenler bile birbirini tanımazken, 10 ayrı sınıfta derse giren bir fizik öğretmenini yüzlerce velinin nasıl değerlendireceği önemli bir soru. 

HÜRRİYET

Paylaş: